Sert ve huysuz bir mahkum, kendisini tecrit altında tutulduğu bir hücreye kapatıldığında, içinde bulunduğu durumu kabullenir. Dış dünyadan soyutlanmış olan bu adamın, çevresindeki kuşlara olan tutkusu, ona yaşama amacı verir. Bu nevi şahsına münhasır karakter, bir cinayet suçlusu olmasına karşın, içerisinde gizli bir potansiyeli ortaya çıkarır.
Kendisini hayatın renkli ve karmaşık dünyasından uzaklaştırmış olan bu karakter, kuşları ve onların dünyalarını incelemeye başladıkça, kendi iç dünyasında bir uyanış yaşar. Bu süreçte, bir kuş bilimcisi olmayı başarır ve bu konuda tanınan bir uzman hâline gelir.
Bu dönüşüm, yalnız ve umutsuz bir varoluşun çarpıcı bir öz-yeniden doğuş hikayesi olarak karşımıza çıkar. Isolation içinde kaybolmuş bir ruhun, kendini kuşların özgür ve sınırsız dünyasında yeniden bulmasını izlerken, yalnızca bir cinayet hikayesi değil, aynı zamanda bir kurtuluş ve aşk hikayesiyle karşı karşıya kalırız.
Film, insanın içindeki iyiliği ve yaratıcılığı, en karanlık yerlerde bile bulabileceğini gösteriyor. Bu, bir insanın karakterindeki dönüşümün ve yeniden doğuşun güçlü bir örneği. Kendi suçlarından dolayı ceza alıp, bununla yüzleşerek ve sonrasında kuşları korumaya ve onları daha iyi anlamaya adamış bir adamın hikayesi anlatılıyor. Kendini bir tutkuyla adaması ve bu süreçte kendini bulması, insanı duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. Bu film, son derece dokunaklı ve ilham verici bir hikayeyi anlatıyor ve izleyicisini derinden etkiliyor.
