Gelecekte, cinayet işlemeye niyetlenen katilleri işlerini gerçekleştiremeden önce yakalayan özel bir polis birimine odaklanan bir film düşünün. Bu ileri teknoloji ve psişik yeteneklerle dolu, dikkat çekici bir dünya. Yetenekli ve kendine güvenen bir polis memuru, bu birimde görev yapmaktadır. Fakat bir gün, beklenmedik bir durumla karşı karşıya kalır.
Kendi biriminin geleceğe dair tahmin sistemine göre, kendisi bir cinayetin faili olacaktır. Hikaye burada döner ve bir karmaşa başlar. Yaklaşmakta olan suçun faili olarak suçlanan bu polis memuru, hem masumiyetini kanıtlamak için uğraşır hem de yaklaşan kaderine karşı koyma savaşı verir.
Film, gelecekte suçla mücadele yöntemlerinin nereye varabileceği hakkında bize düşündürücü bir bakış açısı sunar. Kaderimiz kontrolümüz dışında bir güç tarafından mı belirlenir, yoksa kendi eylemlerimizle mi şekillendiririz? Yani aslında 'kendi sonumuzu kendimiz mi yazarız' sorusunu sorgulatır. Ayrıca, etik ve ahlaki değerlere de değinir. Suçu gerçekleştirmeden önce suçlu ilan etmek etik mi? Bu ve benzeri pek çok soruyu seyircinin zihnine ekten, film, sadece bir bilim kurgu yapısıyla değil, felsefi derinlikleriyle de büyülüyor.
