Kadına yönelik şiddetin gözler önüne serildiği bir filmle karşınızdayım. Filmimiz, Sadie isimli bir kadının, şiddet dolu eşinden kaçışını konu alıyor. Ancak bu kaçış hikayesi, Sadie'nin hayatının misyonunu belirlemesiyle sonuçlanıyor: Diğerlerini tehlike sırasında özgürleştirmeye yardımcı olmak.
Sadie'nin bu hayat misyonunu gerçekleştirebilmesi için aylarca sıkı bir eğitim gördüğünü görüyoruz. Film boyunca onun, hayatta kalma becerileri, boks ve öldürücü dövüş sanatları konusunda nasıl ustalaştığını izliyoruz. Ancak Sadie sadece fiziksel olarak değil, zihnen de güçleniyor. Her zorlu eğitim, onun iradesini daha da kuvvetlendiriyor.
Sadie'nin bu zorlu süreci sonunda, özgürlüğün ve adaletin simgesi oluşunu izlerken, film seyircisini de derinden etkiliyor. Şiddetten kaçan bir kadının, aylar süren sıkı eğitimin ardından nasıl bir savaşçıya dönüştüğünü görmek oldukça etkileyici.
Sadie, hikayesine yıkılmış ve korkmuş bir kadın olarak başlayıp, kendini ve diğerleri koruma gücüne sahip bir savaşçıya dönüşerek bitiriyor. Şiddete maruz kalanlara, kendi kaderlerini belirleme ve kendilerini koruma gücünün nasıl kazanılabileceği konusunda umut veren bir film.
Her bir sahnesiyle seyircisini sarsan ve düşündüren bu yapıt, Sadie'nin intikam hikayesi kadar çok daha fazlasını sunuyor. İzleyiciyi hem duygusal bir yolculuğa çıkarıyor hem de kişisel dönüşüm ve güçlenme üzerine derin bir bakış açısı sunuyor. Bu filmi izlerken, Sadie'nin hikayesi ile beraber kadına yönelik şiddete karşı durmanın ve hayatta kalmanın ne demek olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.
