Bir volkanolog, Amerika'da yaşamak için ikinci en cazip yer olarak adlandırılan bir kırsal kasabaya varır ve yıllardır hareketsiz olan Dante’nin Zirvesi adlı volkanın her an uyanabileceğini keşfeder. Ana karakterin bu sakin kasabanın huzurunu bozacak gerçeklerle yüzleşmesi, filmi bir felaket anlatısına dönüştürür.
Kasaba, Amerika'nın en yaşanabilir ikinci yer olarak yeni seçilmişken, bir anda yer altından gelen bu tehlikeli uyarıyla tüm huzurunun yok olması tezat bir durum yaratır. Bu da film boyunca seyirciyi sürekli bir gerilim içinde tutar. Başroldeki volkanolog, önce kasaba halkını ikna etmeye çalışır ancak genellikle böyle durumlarda olduğu gibi onun uyarılarına ilk başta pek kulak asılmaz.
Volkanın adı olan Dante'nin Zirvesi de film için oldukça anlamlıdır; çünkü Dante, İlahi Komedya adlı eserinde cehennemi bir volkanın içine yerleştirir. Bu volkanın uyanması, adeta cehennemin yeryüzüne gelmesi anlamını taşır. Bu yüzden ana karakterin çabaları, yalnızca bir kasabayı kurtarmak değil, aynı zamanda bir felaketi önlemek anlamına gelir. Bu çerçevede bakıldığında, film sadece bir doğa felaketi filmi olmanın ötesine geçer ve adeta bir kurtuluş öyküsüne dönüşür.
Sonuç olarak, Dante'nin Zirvesi, hem karakterlerin derinliği hem de yarattığı gerilimle izleyiciyi ekran başına kilitleyen bir yapıt. Doğa felaketlerinin giderek daha fazla gündemimizde olduğu bir dönemde, film bu konuda bizlere önemli düşündürmeler sunuyor.
