Çin Mahallesi'nin (1974) devam filmi, J.J. "Jake" Gittes'in evlilik dışı ilişkileri, cinayeti ve petrol para akışını araştırdığı bir hikayeyi içeriyor. Bu incelememizde, oldukça başarılı bir şekilde işlenen bu konulara biraz daha yakından bakacağız.
Araştırmacı öykünün ana karakteri olan Gittes, kaçınılmaz olarak, karanlık yüzleri ve gizli sırlarıyla dolu Los Angeles'ın kalbine doğru sürükleniyor. Tıpkı ilk filmde olduğu gibi, Gittes'in kendine özgü dedektiflik yöntemleri ve zekası onu birçok karmaşık durumda zafere taşıyor.
Ancak bu kez, hikaye, aşk ve ihanetin ötesinde, büyük bir petrol şirketi ve onunla ilişkili karmaşıkı cinayetlerin araştırılmasını da içeriyor. Şehir, yalnızca ahlaki çöküşün değil, aynı zamanda petrolün büyük paralarının da merkezi hâline gelmiştir. Hepsi bir arada, bu elementler bu devam filmini, çarpıcı ve beklenmedik bir şekilde çözülen bir gizemle birleştiriyor.
Bu film, 70'lerin sonu ve 80'lerin başındaki Los Angeles'ın enerji krizine göz kırpıyor gibi görünüyor, bu da hikayeye tarihsel bir derinlik katıyor. Ancak bu derinlik, çoğu zaman, karakterlerin kişisel hedeflerinin ve hırslarının belirginleştirilmesi ve hikayenin daha geniş bir sosyal ve politik çerçeveye oturtulması için kullanılıyor.
Sonuç olarak, Çin Mahallesi'nin devam filmi, hem aşk ve ihanetin karanlık sularında yol alan bir dedektif hikayesi, hem de açgözlülük, güç ve para hırsı üzerine derinlemesine bir sosyal yorum sunuyor. Çözülmesi gereken sadece bir gizem değil, aynı zamanda karakterlerin ve toplumun daha geniş bir resmi de var. Bu, filmin sadece bir suç draması olmaktan çıkıp, daha geniş ve daha karmaşık bir hikaye anlattığı anlamına geliyor.
