Bir genç kızın hayatını sonlandırma kararı almasıyla, Archie ve diğer intihar çocukları onun örneğini takip etmeye karar verirler ve bir anlaşma oluştururlar. Ancak grup üyeleri teker teker hayatlarını kaybettikçe, Archie fark eder ki hepsi maskeli bir katilin hedefi haline gelmiştir.
Film, genç bir kızın trajik intiharını ve ona sempati duyan bir grup gençle başlar. İlk olarak, izleyici, korkunç bir intihar paktı oluşturan bu gençlerin dünyasına daldırılır. Bu dünya, gençlerin hayatının nasıl olabileceği konusunda tamamen saçmalık gibi görünebilir; ancak, filmdeki karanlık ton ve sinistra atmosfer, seyirciye gençlerin depresyon ve umutsuzluk içindeki yaşamlarının gizemine farklı bir bakış açısı sunar.
Ancak, durumlar dramatik bir dönüş yapar ve gençlerin her biri gizemli bir şekilde ölmeye başlar. Bu, Archie'nin korkunç bir gerçeği fark etmesine yol açar - hepsi, acımasız bir maskeli katilin kurbanı olmuştur. Bu noktada, film bir psikolojik gerilimden daha çok bir slasher filmi haline gelir. Ölümler, gençlere kendi yaşamlarının değerini göstermeye çalışan kurnaz bir katilin elinden meydana gelir.
Filmin yönetmeni, katilin kimliğini büyük ölçüde gizli tutmayı başarır, bu da izleyiciyi sürekli tahmin ederken ve beklenmedik bir sonuç ararken tutar. Her bir genç, kendi ölümüyle yüzleşirken, aynı zamanda kendi yaşamlarının değerini ve intihar kararının sonuçlarını da sorgulamak zorunda kalır. Bu, filmin psikolojik gerilim unsurlarına bir boyut daha ekler ve izleyicinin dikkatini çeker.
Sonuç olarak, yorumlanması farklı bir film.Hem gençlik dramı hem de korku filmi unsurlarını başarıyla birleştiriyor. Bu film, gençlik depresyonu ve intiharı ele alırken, aynı zamanda bir slasher filmi gibi hissetmenizi sağlıyor. Kendi yaşamlarını daha çok takdir etmeye teşvik eden bu tür filmler oldukça nadirdir. Karanlık temaları ve beklenmedik dönüşleriyle, bu film sizin aklınızda kalacak.
