Ortaya çıkmış olan bir merak unsuru olan bu, tamamen bilinmeyen bir orta yaşlı adamın, nerdeyse doğaüstü bir yeteneğe sahip efsanevi bir beyzbol oyuncusu haline gelmesi hikayesini anlatan bir film. Hikaye, bir anda hiç bilinmeyen bir yerden çıkıp gelen ve olağanüstü beyzbol yeteneklerine sahip bu karakterin yaşamını konu alıyor.
Bu tür bir hikayenin ele alındığı film, kendi alanlarında neredeyse süper kahramanlara eşdeğer olan sporcuların hayatlarına ait hikayelerin beyaz perdede anlatılması anlamında büyük bir ilham kaynağı olmuştur. Filmin kahramanı olan bu orta yaşlı adamın, nasıl olup da bu denli başarılı bir beyzbol oyuncusu olduğu, nerdeyse doğaüstü kabul edilebilecek bir yeteneğe nasıl sahip olduğu izleyiciye merak uyandırıyor.
Film, sağlam bir dramatik yapıya ve izleyicinin ilgisini çekmeyi başaran karakterlere sahip. Elbette bu durum, bizi hemen hemen her sahnede bir sonraki adımını merakla beklediğimiz, karakterin gelişimini ve başarısını yakından takip ettiğimiz bir seyir zevkine sürüklüyor.
Beyzbolun sadece Amerika’da değil, dünya çapında da birçok kişi tarafından sevildiğini ve takip edildiğini düşünürsek, filmin teması ve sunduğu hikaye herkes için ilgi çekici olabilir. Ancak filmi izlerken, beyzbol hakkında çok fazla bilgisi olmayan veya bu spora ilgi duymayan izleyicilerin anlamakta zorlanabileceği bazı sahnelerin de olduğunu belirtmeliyim. Ancak genel hatlarıyla bakıldığında, bu filmi bir spor filmi olarak değil, insanın içindeki potansiyeli ve başarıya ulaşma hırsını ortaya koyan bir film olarak değerlendirebiliriz. Kısacası, bu film bir beyzbol oyuncusunun hikayesinden çok daha fazlasını sunuyor.
