Bir İngilizce öğretmeninin hayatı, New York'ta oyun yazarı olarak başarısız olduktan sonra küçük kasabasına dönen eski bir öğrencinin geri dönüşüyle altüst oluyor. Bu basit ve belki de birçoklarımıza tanıdık gelebilecek bir hikaye anlatılıyor. Ancak bu hikayenin derinliklerine inildiğinde, başarısızlık, hayal kırıklığı, yüzleşme ve belki de en önemlisi, geçmişle hesaplaşma gibi birçok karmaşık duygu ve durumla karşılaşıyoruz.
Yapıt, öğretmenin sakin ve düzenli hayatına dalga dalga yayılan kaosu mükemmel bir şekilde resmediyor. Bu kaosun merkezinde ise, büyük şehirde umutlarını yitirmiş, aşkını, hırsını ve başarısızlığını küçük kasabasındaki bu tanıdık ortama taşıyan eski öğrenci yer alıyor.
Film, kendisiyle yüzleşmek zorunda kalan öğretmenin duygu ve düşüncelerini, kasaba hayatının sakin ritmi ve gelenekleriyle çatışan bu "yabancı"nın hikayesi üzerinden etkileyici bir şekilde anlatıyor. Düş kırıklıklarının, pişmanlıkların ve yeniden başlama hevesinin tüm karmaşasını büyüleyici bir sinematografiyle izleyiciye aktarıyor. New York’ta başarısız olmanın getirdiği ağır yükü, küçük kasabasında nasıl taşıdığını seyirciye aktarıyor.
Sonuç olarak, bu film, başarısızlık ve hayal kırıklığı temalarını yoğun bir şekilde işliyor ve karakterlerin karmaşık duygusal dünyalarını izleyicilere aktarmayı başarıyor. Bu etkileyici hikayeyi izlerken, bir yandan karakterlerin duygusal yolculuğuna eşlik ederken, diğer yandan da kendi hayatlarımızla ilgili derin düşüncelere dalmamızı sağlıyor.
