Bir çift balayı için Fas'ta. Marakeş'in kalabalık ve rengarenk sokaklarından, Casablanca'nın büyülü atmosferinden geçerek, Fas'ın kalbindeki çölün uçsuz bucaksız sıcak, sarı kumlarına doğru yol alışını anlatıyor film. Ancak ne yazık ki hikaye burada, bu kadar masumane ve romantik kalmıyor. Çölün ortasında yaşanan bir araba kazası, çiftin hayatını bir anda değiştiriyor. Arabanın bir dönemiş hali, onların hayatta kalma mücadelesinin bir simgesi olurken, film seyirciyi çölün kavurucu sıcağıyla baş başa bırakıyor.
Söz konusu çift, bu korkunç deneyimin ardından sadece birlikte değil, aynı zamanda kendi psikolojik sorunlarıyla da baş etmek zorunda. Hayatta kalma savaşı, bir yandan ikilinin ilişkisini daha da pekiştirirken, diğer yandan direnişleri, korkuları, endişeleri ve öfkeyi de beraberinde getiriyor. İzleyicinin aklında merak uyandıran en önemli soru ise şu; acaba bu çift, çölün ortasında, tüm bu zorlukların üstesinden gelerek hayatta kalabilecek mi?
Bu film, insanların zor durumlar karşısında ne kadar dayanıklı olduğunu ve sevdikleri için neleri göze alabildiğini gösteriyor. Aynı zamanda, bu hikaye, hem dramatik dönüşümünü hem de aşkın ve hayatta kalma gücünün evrensel temalarını işliyor. Film, sadece bir hayatta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda bir ilişkinin testini ve insan ruhunun direnişini de anlatıyor. İzleyiciye, çölün ortasındaki bir araba kazası sonrası hayatta kalma savaşı veren bir çiftin hikayesini sunan bu film, gerilim ve duygusal yoğunluğuyla nefes kesiyor.
