"Gizli aktivistlerin, insan yapımı bir kitlesel yok oluşu önlemeye çalıştıklarını izleyen bir belgesel" basit bir tanımı ile anlatılabilir. Ancak bu tanım, belgeselin çarpıcı ayrıntılarına dokunmaktan çok uzak. Bu belgesel, izleyiciye, kendi gezegenimizin üzerindeki etkimiz konusunda bir farkındalık yaratmak için zorlu bir yolculuğa çıkarıyor. İnsanoğlunun eko-sistem üzerindeki istilacı etkisini ve bunun geri dönüşü olmayan bir kitlesel yok oluşa nasıl yol açabileceğini açıkça gözler önüne seriyor.
Belgesel, adeta bir casus romanından çıkmış gibi çalışan gizli aktivistlerin gözünden dünyayı görme fırsatı tanıyor. Bu gizli savaşçılar, tabiatın kırılgan dengesini koruma adına, politik ve sosyal riskleri göze alarak, insan kaynaklı kitlesel nesli tükenme tehdidini durdurmak için çaba sarf ediyorlar.
Kendilerini doğanın hizmetine adayan bu aktivistlerin çabaları, onların cesaretini ve kararlılığını yansıtan, izleyicinin kalbine dokunan kahramanlık hikayeleri anlatıyor. Ayrıca, belgesel izleyicinin kendi eylemlerinin ve tüketim alışkanlıklarının dünyamıza nasıl bir etki yaptığını sorgulamasını sağlıyor. İzleyici, belgeselin sonunda, belki de kendi yaşam tarzında küçük değişiklikler yaparak, bu kitlesel yok oluşa karşı kendi katkısını nasıl sağlayabileceği konusunda bir fikir ediniyor. Sonuçta, bu belgesel, sadece bilgilendirmekle kalmayıp, aynı zamanda harekete geçmeye de teşvik ediyor. İnsan yapımı bir kitlesel yok oluşun eşiğindeyken, bu belgesel, tüm insanların dünyamızı koruma sorumluluğunu hatırlatıyor.
