Uyuşturucu bağımlısı anneleri, ailelerini yeniden kurmak amacıyla hapisaneden çıktığında, Rey, küçük kardeşi Oliver'ı kaçırır ve çöl evlerini California sahilindeki yeni hayatlarına kaçarlar.
Bu olaylarla başlayan film, dramatik bir aile hikayesini seyirciye aktarıyor. Kamera, Rey ve Oliver'ın çöl çoraklıkta kendilerini bulduğu hayatlarını ve bu hayattan kaçışlarını sergileyiyor. Bu kaçışın arkasında yatan motivasyon, annelerinin hapisten çıkıp aileyi yeniden kurmayı hedeflemesi ve bu durumun Rey'in üzerinde yarattığı baskı bulunuyor.
Rey, kardeşini annelerinin hastalıklı hayatından koruma dürtüsüyle, adeta bir kahraman gibi aksiyon alıyor. Bu durum, filmin genelinde Rey'in karakterizasyonuna etki ediyor: Sorumluluk sahibi ama çaresiz, korumacı ama korku dolu. Bu duygusal yoğunluk, izleyiciye gerçekçi ve karmaşık bir karakter portresi çiziyor.
California sahilindeki yeni hayatlarına dair tatlı hayalleri, çaresizliği ve umudu aynı anda hissettiren bir atmosfer yaratıyor. Bu atmosfer, filmi çekici kılan unsurlardan biri. Bu, aynı zamanda, izleyicinin filmin karmaşık duygusal dokusunu anlaması ve empati kurması için bir fırsat sunuyor.
Film, çaresizliğin ve umudun, kardeşlik bağının ve aile değerlerinin detaylı ve etkileyici bir resmini çiziyor. Bu hikaye, izleyicilerine bir yandan dramatik bir aile hikayesi sunarken, diğer yandan da hayatta kalmak için verilen mücadele hakkında güçlü bir mesaj veriyor. Bu nedenle, bu film herkesin izlemesi gerekenler listesine eklenmeli.
