1985 yılında Dallas'ta geçen, elektrikçi ve hırslı bir karakter olan Ron Woodroof'un hayatını konu alan bir film hakkında konuşmak istiyorum. AIDS hastası olduğu teşhisi konduktan sonra, Woodroof sistem içerisinde manevralar yaparak diğer AIDS hastalarının ihtiyaç duydukları ilaçlara ulaşmasını sağlıyor. Ancak bu hikaye sadece bir adamın hayatta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda bürokrasi karşısında kazanılan bir savaştır.
Woodroof, karakteristik elektrikçi ve dolandırıcı kimliği sayesinde, AIDS hastalarına ihtiyaç duydukları ilaçları sağlamak için tıbbi bürokrasiye karşı mücadele eder. Bu süreçte, hastalığına yönelik önyargıları kırmayı ve toplumda farkındalık yaratmayı başarır.
Sinema büyüsünü tam anlamıyla hissettiren bu dramatik yapım, Woodroof'un hayatının gerçekçi ve dokunaklı bir portresini sunuyor. Hem karakterin gelişimi hem de o dönem Amerika'sının AIDS'e karşı takındığı tavır üzerinden izleyiciye derin düşündüren bir sosyal eleştiri sunan bir film. 1985 Dallas'ının çarpıcı ve sert gerçekliğiyle yüzleşmek, belki de hikayenin en etkileyici yönüdür.
Woodroof'un karşılaştığı zorluklar ve bu zorluklarla mücadelesi, insanın yaşam iradesinin ne kadar kuvvetli olduğunu ve bürokrasinin hastaların tedaviye erişimini ne kadar zorlaştırabildiğini gözler önüne seriyor. İzleyicisine hem duygusal, hem de düşünsel bir yolculuk vaat eden bu film, toplumsal konulara duyarlı her sinema severin mutlaka izlemesi gereken bir yapım.
