Film, terk edilmiş bir eşin dramatik hikayesini konu alır. Kocası tarafından terk edildikten sonra evinden çıkartılan kadının, bu evin yeni sahipleriyle başlayan acı dolu çatışmasını merkezine alır.
Film, başrolündeki bu kadının yaşadığı acıyı ve verdiği yaşam mücadelesini işlerken, ev sahipliği yapma hakkını kaybetme travması üzerine de durur. Her yanı anılarla dolu olan bu ev, artık onun değildir ve bu durum, film boyunca işlenen en önemli temalardan biridir. Evinden zorla çıkartılan kadın karakter, evin yeni sahipleriyle olan çatışmasında haksızlığa uğradığını hisseder ve bu durum onun daha da dirençli bir hale gelmesine sebep olur.
Bu sorgulamalar üzerinden ilerleyen film, yeni ev sahiplerinin de kendi hikayelerine ve çelişkilerine yer vererek, durumun karmaşıklığını ve hikayenin birçok boyutunu gösterir. Dramatik sahneleri, gerilim dolu çatışmaları ve etkileyici oyunculuklarıyla son derece dikkat çeken bu yapım, izleyiciyi derinden sarsmayı başarır.
Bir yandan terk edilmiş bir kadının dramını, diğer yandan ev sahiplerinin bu durum karşısındaki tutumlarını konu alan film, izleyicide duygusal bir etki yaratır. Hem karakterlerin iç dünyalarını, hem de sosyoekonomik durumları üzerinden hikayeyi işleyen film, aynı zamanda mülkiyet hakkı, adalet ve insanlık temalarına da değinir. Bu bakımdan, film sadece karakterlerin kişisel hikayelerine odaklanmaz, geniş bir sosyal çerçeve çizer.
Sonuç olarak, bu film, terk edilmiş bir eşin evinden çıkartılması ve bu durumu takip eden trajik çatışmayı etkileyici bir şekilde sunar. İzlerken hem duygulandıran, hem düşündüren bu yapım, sinema seyircisini memnun edecektir.
