Gelecekteki özel bir yeraltı hapishane veya kaleyi sahne alan bu film, adeta distopik bir bilim kurgu dünyası sunuyor. Bu özel hapishanede mahkumlar, kapalı devre televizyonlar, rüya okuyucular ve acı veya ölümle sonuçlanabilecek cihazlarla kontrol ediliyor. Teknolojinin bu denli ileri olduğu bir dünyada, adaletsizlik ve zulüm halen hüküm sürüyor. Ayrıca, üzerinde durulan bir diğer konu da yasadışı hamilelikler. Filmin başkarakteri John ve eşi, bu zorlu ve gaddar sistemin içinde, çocuklarını dünyaya getireceği güne kadar kaçmayı planlıyorlar. Bu çiftin hikayesi, daha iyi bir hayat arayışında olan herkesin içinde bulunan özgürlük ve direniş ruhunu temsil ediyor. Dramatik ve gerilim dolu sahneleriyle izleyiciyi içine çeken film, tüm bu gerilimi distopik bir çerçeve içinde sunmayı başarıyor. Teknolojik imkanların insan hayatına ne denli müdahale edebileceğini gözler önüne sererken, aynı zamanda insan ruhunun özgürlük için ne denli savaşabileceğini de bizlere hatırlatıyor. Film, seyircisine bu zorlu yolculukta John ve eşinin yanında olma ve onların hayatta kalma mücadelesine tanıklık etme imkanı sunuyor.
