1890'lı yılların Wyoming'inde, Butch Cassidy ve Sundance Kid, bir grup kanundışı insanı yönetmektedirler. Fakat bir tren soygununun ters gitmesiyle, peşlerinde zorlu bir ekiple kaçmaya başlarlar. Seçeneklerini değerlendirdikten sonra, güneye kaçmaya karar verirler...
İlk olarak, film, Batı Amerika'nın vahşi doğasını ve 19. yüzyıl sonlarındaki yaşamı başarılı bir biçimde aktarıyor. Bu dönemi anlatan pek çok filmde olduğu gibi, Butch Cassidy ve The Sundance Kid, haksızlığa uğrayan yoksul halkın kahramanı olmuş ikiliyi canlandırıyorlar. Ancak, filmin en dikkat çeken yanı, ana karakterlerin sıkışmışlıklarını ve zorluklarına karşı gösterdikleri cesareti etkileyici bir şekilde aktarması.
Bir tren soygununun hatalı gitmesi üzerine başlayan hikaye, izleyiciyi adeta bir macera turuna çıkarıyor. Kaçış süreçlerinde yaşananlar, filmin gerginliğini ve heyecanını sürekli canlı tutuyor. Üstelik, karakterler arasındaki diyaloglar ve etkileşimler de oldukça gerçekçi ve etkileyici.
Butch Cassidy ve Sundance Kid’in sürekli olarak peşlerindeki zorlu ekip nedeniyle yaşadıkları kovalamaca ve zorluklar, Batı'nın vahşi ve sert koşullarını daha da vurguluyor. Kaçışları sırasında vermek zorunda kaldıkları kararlar ve yaşadıkları iç çatışmalar, karakterlerin insanlıklarını ve kişiliklerini ortaya koyuyor.
Son olarak, film, karakterlerin Güney'e kaçmaları ve yeni bir yaşam kurma çabaları üzerinden umudu ve direnişi sembolize ediyor. Butch Cassidy ve The Sundance Kid, kendi hikayelerini yazmak ve kendi kaderlerini belirlemek için elinden geleni yapıyorlar. Bu da filmin, izleyicisine etkileyici ve usta işi bir sinema deneyimi sunmasını sağlıyor.
