1980’li yılların New York’unda geçen bu film, farklı aileler tarafından evlat edinilmiş üç genç adamın birbirleriyle tanışmaları ve aslında doğumda ayrılan üçüz kardeş olduklarını öğrenmeleri üzerine kurgulanmış. Fakat bu buluşma, sıradan bir ailevi bağı birleştirme hikayesi olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor ve gelişen olaylarla birlikte izleyenleri bir gizem labirentine sürüklüyor.
Üçüz kardeşlerin geçmişlerine ilişkin cevaplar aradıkları bu arayış, beklenmedik bir şekilde çarpık ve tekinsiz bir sırrın peşinden gitmelerine neden oluyor. Kendilerini neden doğumda ayırdıklarını ve bu kararı veren kişi ya da kişilerin kim olduğunu bulmaya çalışırken, 'niçin' sorusuna yanıt aramak onları beklenmedik ve çoğu kez sarsıcı gerçeklerle yüzleştiriyor.
Bu film, birbirinden tamamen farklı yaşamlar sürdüren üç kardeşin hayatlarının nasıl bir araya geldiğini çarpıcı ve etkileyici bir anlatımla sunuyor. Her bir sahnesiyle izleyeni daha da meraklandıran bu üçüzlerin hikayesi, sinematik anlamda da büyüleyici bir deneyim sunuyor.
İzleyicilere sadece bir 'doğumda ayrılan üçüzler' hikayesi anlatmıyor, aynı zamanda insanların karşılaştığı durumlar karşısında ne kadar güçlü olabileceğini, aile bağlarının ne kadar derin olduğunu ve bazen bu bağların korkutucu bir gizeme dönüşebileceğini de gösteriyor. Aynı anda hem sarsıcı, hem de düşündürücü olan bu film, izleyenlerin uzun süre aklından çıkmayacak bir iz bırakıyor.
