Filmin özgün bir hikayesi var: İhanete uğramış yeni evli bir kadın, yabancılaşmış bir baba, bir rahip ve öfkeli bir oğul; hepsi birdenbire en beklenmedik durumları keşfederler. Her biri kaderlerini tecrübe etmeye hazır. En çarpıcı olanı da tüm bu dramatik olayların bir tek kader bağlayıcı günde gerçekleşmesi.
Filmin başından itibaren, hikayenin sizi sarıp sarmaladığı ve her bir karakterin hayatına dair karmaşık ayrıntıların ve çıkmazların ön plana çıktığı bir atmosfere çekiliyorsunuz. Bu şekilde çok katmanlı ve karma karışık bir yapıda olan hikaye, aynı zamanda seyircinin merakını canlı tutmayı başarabiliyor.
İhanet, yalnızlık, öfke ve kurtuluş arayışlarına tanıklık ettiğimiz karakterler, hayatın gerçek yüzünün bazen acı bazen de umut dolu olduğunu gözler önüne seriyor. Ve elbette bu karakterlerin kaderlerinin nasıl birleştiği ve sonuca ulaştığı, etkileyici bir sona işaret ediyor.
Filmin genelinde, insan doğasının ve kaderin anlaşılmaz yüzlerini keşfeden bir yapım. Bize, seçimlerimizin ve eylemlerimizin genellikle beklenmedik sonuçlara yol açabileceğini hatırlatan bir film. Bunlar, bizim kontrolümüzde olmayan durumlar olsa da, aslında kaderin de bizim seçimlerimiz ve eylemlerimiz tarafından şekillendirildiğini kanıtlar nitelikte. Filmin güçlü kurgusu ve etkileyici oyuncu performansları, onu izlemeye değer kılıyor. Bu filmde yaşananlar, hikayenin daha geniş bir perspektifte anlaşılmasına yardımcı olurken, insan hayatının kırılganlığına ve karmaşıklığına dair bir tablo çiziyor.
