Genç bir İrlandalı çiftin Amerika'ya kaçışını ve ardından toprak sahibi olma ve özgürce gelişme mücadelelerini konu alan bu film, gerçekten etkileyici bir hikayeyi büyüleyici bir biçimde anlatıyor. Karakterlerin hayatlarındaki iniş çıkışlar, zorluklar ve sevinçler, bizi yalnızca bir izleyici olmaktan çıkarıp, onların dünyasına, uğraşlarına ve hayallerine ortak ediyor.
Bu çiftin Amerika'ya gelişleri, yaşadıkları tüm zorluklara rağmen, özgürlük ve umut peşinde koşan sıradan insanların hikayesini evrensel bir boyutta anlatıyor. Ayrıca her ikisinin de kendi taleplerini ve hayallerini karşılamak için sergiledikleri gayret ve çabalarını izlerken, izleyici olarak bizler de kendi yaşamlarımızla paralel çizgiler çizebiliyoruz.
Film, ayrıca mülkiyet sahibi olma ve zenginliği elde etme konusunda tarihsel bir bakış açısı sunuyor. O dönemde Amerika'ya göç etmiş birçok göçmenin yaşadığı zorlukları ve adaletsizlikleri gözler önüne sererken, toprak mülkiyetinin ve serbest ticaretin, Amerikan Rüyası'nın bel kemiği olduğunu da vurguluyor.
Bu genç çiftin Amerika’ya kaçışının öyküsü sıradan gibi görünebilir, ancak film bu hikayeyi öylesine etkileyici bir şekilde anlatıyor ki, izleyici kesinlikle etkileniyor. Tüm bu unsurların yanı sıra, İrlanda ve Amerika arasındaki kültürel çatışmaların da gözler önüne serildiği bu film, modern bir melodramdan çok daha fazlasını sunuyor.
